Gökçe Fırhat Çulhaoğlu Kimdir ?

Doğu Perinçek’ten Mahkemede önemli açıklamalar:
‘Ordu Göreve’ pankartını açanlar, MİT içindeki CIA’cı ekibin örgütlediği kışkırtıcı ajan ekibi!
Perinçek’in Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun maskesini indiren sözlü açıklamaları özetle şöyle:
“Sizlere arzedeceğim konu 16 Ekim 2000 tarihinde Başbakan Bülent Ecevit’e gönderdiğim dosyayla ilgilidir. Dosyada Cumhuriyetin 80. yılında 25 Ekim 2003 günü üniversitelerin Ankara’da düzenlediği yürüyüşte “ordu göreve” pankartı açanların üç yıl önce bir kışkırtıcı ajan grubu olduğunu saptadığımzı belirtilerek, Başbakanlık tarafından soruşturma açılması istenilmektedir. Bu dosya arama sırasında partimizde de bulunmuştur. Bu açıklamalarımı savcıların da dikkatle dinlemelerini istiyorum.
Bu konu gerek bu dava gerekse ikinci iddianame ile açılan davayı yakından ilgilendirmektedir.
Bu dosyanın bir örneğinin getiritilmesi için başbakanlığa bir yazı yazılmasını da talep ediyorum.
İşçi Partisi Genel Başkanlığı olarak 16 Ekim 2000 tarihinde başbakanlığa yazdığım yazının özü , MİT’in İşçi Partisi Öncü Gençlik içinde G. F. Çulhaoğlu başkanlığında kışkırtıcı ajan ekibi örgütlediği, bunun soruşturulması istenmektedir.
Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun, parti yönetiminden gizli olarak partinin gençlik kamplarında kışkırtıcı konuşmalar yaptığı, bunları videoya kaydettirdiği ve bunları MİT’e gönderdiği kışkırtıcı ajan faaliyeti yürüttüğünü tespit ettik.
Yazıda MİT’in Gökçe Fırat ve bazı kişileri kullanarak bir ajan hücresi oluşturduğunu belirttik.
Bunları tespit edip partiden ihraç ettiğimizi ancak bu ekibin başka örgütlere özellikle İstanbul Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübüne, Yekta Güngör Özden çevresine ve CHP’ye vb örgütlere sızarak tertipler hazırlığında olduğunu bildirdik.
“Ordu Göreve” pankartını açan Gökçe Fıratlar, karanlık merkezler tarafından örgütlenmişlerdir. İstihbarat Örgütleri bunlar gibi hastalıklı ajan ve provakatörleri örgütlerdiği bilinmektedir.
MİT, 20 Şubat 2000 tarihinde bir bildiri yayınlayarak “İŞÇİ PARTİSİ’NE KARŞI MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ” demiş ve bunu resmi internet sitesinde yayınlamıştı. Bundan 15-20 gün sonra Tuncay Güney belgeleri üretiliyor.
MİT’e bakın birt yasal partiye karşı mücadele edeceğim diyor. Böyle şey olur mu? Nasıl mücadele edeceksin? En fazla varsa, bulursan belge ve bilgileri Yargıtay Başsavcılığına gönderirsin o kadar!
Yazıda gençlere suç işletilerek, onları ajanlaştırma çabası içine girildiği, vb tertip hazırlıkları anlatılarak, soruşturma açılmasını istemekteyiz.
Yine yazıda Doğu Perinçek ve diğer İP liderlerine karşı suikast hazırlıklarının yapıldığı ve bütün bu karanlık işlerin MİT içinde yuvalanmış olan CİA ekibi tarafından yürütüldüğü belirtilmektedir.
Nitekim MİT de bu karanlık işleri tespit ederek MEHMET EYMÜR başkanlığındaki Kontrterör dairesinin şüpheli çalışmaları nedeniyle lağvettiklerini açıklamıştır.
Bu MİT içindeki CİA’cı karanlık faaliyet ekibinin ülkücü, hizbullah gibi dinci, sahte solcu bir takım unsurları kullandığını, bunun çok sayıda olay ve belgeler ile sabit olduğunu bunu yıllardır açıkladığımızı, 8 yıldır ısrarla açıkladığımızı belirttik.
Yazıda MİT içindeki CİA’cı ekibin üzerine gidilmemesini masum insanların mağdur olmasına yol açtığı belirtilmiştir.
Şimdiki MİT Müsteşarı Emre Taner, Star Gazetesinde “MİT HİZBULLAH’I KULLANDI” açıklaması yaptı. Biz de nerede kullandınız, kuran okutup, hatim mi indirttiniz dedik.
Başbakanlık’tan bize karşı planlanan tertiplerin soruşturulmasını, partimiz içine ajan sokmaktan vazgeçin, tespit edemediklerimizi derhal geri çekin, yasal bir parti hakkında mücadele yürüteceğiz diyen MİT hakkında idari soruşturma açın talebinde bulunduk.
Dosyayı alan rahmetli Ecevit beni telefonla arayarak, derhal soruşturacağını, dosyayı araştırılması için MİT’e gönderdiğini söyledi, yakın ilgi gösterdi.
Yine ekinde Cumhuriyet, Yeni Şafak, Milliyet gibi bir çok gazetede yayımlanan MİT’in 20 Şubat 2000 tarihinde “İşçi Partisiyle mücadelemiz sürecek” açıklaması… Altındaki imza o zamanki MİT müsteşarı Şenkal Atasagun’un imzası var. Hani MİT’in Ergenekon rapor ve şemasının dayandığı belge ve bilgilere saçma sapan diyen Şenkal Atasagun…
MİT bildirisinde İşçi Partisi ve Aydınlık’a karşı yayınladığı bildiride, MİT aleyhine açıklama ve yayın yaptığımız ileri sürülmektedir. Oysa biz ne yapmışız MİT Hizbullah’ı kullanamaz demişiz. Biz MİT tertiplere girişemez, kışkırtıcı ajan kullanamaz demişiz.
MİT bildirisinin son cümlesi tam bir savaş ilanıdır “Bundan sonra gerekenb mücadele sürdürülecektir”…
Bu savaş bildirisini yaynlayan MİT mücadeleyi hangi yönteml yürüteceğini de kararlaştırmıştır.
İşte bu MİT bildirisi, Ergenekon tertibinin nasıl kurgulandığını, ne zaman planlanıp başlatıldığını ortaya koymaktadır. 20 Şubat 2000 günü MİT, Partimize karşı mücadele edeceğini söylüyor. 15 gün sonra Ergenekon belgeleri aynı gün bilgisayara yükleniyor.
“Mücadele” dedikleri, yalnız Ergenekon tertibi değil. Suikast de var. Alaattin Çakıcı bunları Susurluk komisyonunda verdiği ifadesinde anlattı. Doğu Perinçek’e suikast işinin Eymürler tarafından iki ülkücüye verildiğini, böylece bu suikastin kendisinin üzerine yıkılmanın planlandığını anlattı. Bunlar tutanaklarda yer almaktadır. Çakıcı “bu arada Mehmet Eymür’ün arkadaşını MİT’e çağırdığını, Mehmet Eymür’e bu tertibini söylediğini, Eymürlerle Amerikanın Afganistan da Raşit Dostum’un öldürülmesi karşılığında Türkiye de de Doğu perinçek’in öldürülmesi konusunda anlaşmayaa vardıklarını anlatıyor.
Yani cinayet anlaşması, cinayet takası!…
Yargıtay’ın o zamanki Başkanı Eraslan Özkaya basına yaptığı açıklamada, bunu doğrulayarak, MİT mensuplarıyla makamında yaptığı görüşmeyi bir siyasi parti genel başkanına suikast yapılacağı konusuyla ilgili olduğunu açıklamıştır.
Gökçe Fırat ekibinden bir şahsın İstanbul Üniversitesine öğretim üyeliği için başvurduğunu öğrendiğimizde de Sayın Alemdaroğlu’nu da uyardık. Bir siyasi parti olarak bunu yapmamız sorumluluğumuzdu.
Anayasa Mahkemesi AKP Cumhuriyet yıkıcısıdır, gayrımeşrudur diyor. Yani Anayasa Mahkemesi YIKIN BU İKTİDARI DİYOR. Ama işe bakınki iktidar partisi siyasi partiler kanununda yaptığı düzenleme yüzünden kapatılamıyor. O zaman millet ne yapar; kahvede konuşur, aydınlar konuşur, komutanlar, yargılar herkes konuşur. Bu darbe değil. Siz sayın yargıçları bunları konuşmuyor musunuz? Bu konuşmalardan ne darbe suçu çıkar, ne müdahale suçu çıkar?
Ama İşçi Partisinde bu konuşmalar yoktur. Telefon konuşmalarımız ortada. Hep darbeye karşı çıkmışız, darbeyle olmaz, yanlış demişiz. Halkla olur demişiz. Evet, darbeyle olmaz!
Başbakanın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği yazıya bakın: Maksatlı propaganda – bilgi kirliği …
Biz bunu 2000 yılında Başbakanlığa yazı yazarak teripler hazırlandığını açıklamışız.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.