Musa Tanrıkulu, 68 gençlik mücadelesi
önderlerindendir. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Rus
Dili ve Edebiyatı’nı bitirmiştir. Birikimli bir devrimci aydındır.
Kürtçe eğitim ve öğretim tartışmasına katılıyor. Sunuyoruz. Bundan
sonrası Sayın Musa Tanrıkulu’nun.
Tunceli’liyim ve anadilim “Zazaca”
Tunceli’li olmam ve Zazaca bilmem nedeniyle, eğitim dili tartışmasına bazı katkılarda bulunmak istiyorum.
Çoğu kişi “Dersim Zazacası” diyor.
Bunlar, Cumhuriyet’e karşı oldukları için “Tunceli” ismini
kullanmıyorlar. Benim için “Dersim” feodalizmi, “Tunceli” Cumhuriyet ve
ilericiliği ifade ettiği için “Tunceli” ismini kullanacağım.
Tunceli-Pülümür Kınku (Çobanyıldızı) köyü
doğumluyum. Yedi yaşımıza kadar Türkçe bilmezdik. Okula başladığımızda
hem Türkçe öğrendik, hem de eğitim ve öğretim gördük.
Zazaca, Tunceli’nin tümü ile Bingöl,
Erzincan, Muş, Diyarbakır, Elazığ gibi illerin genellikle kırsal ve
dağlık bölgelerinde konuşulur.
Zaza sözcüğünün kökeni
Tunceli’de “Zazaca” kelimesini hiç
duymadık. İstanbul, Ankara gibi Batı illerine geldiğimizde bu kelime ile
karşılaştık. Tunceli halkı konuştuğu dile “Kırmançki”, başkalarının
konuştuğu Kürtçe’ye ise “Kırdaçki” diyor. Bu “Kırdaçki” kelimesini
tamamen mezhepsel ayrımcılık maksadıyla kullanıyor. Bölgenin Alevi
olması nedeniyle; “Kırdaçki” konuşanlar onların anlayışına göre
genellikle Sünni veya Şafi Kürt demektir. Zazalar Türkçe’ye de “Tırki”
derler.
Fakültede Rus Dili ve Edebiyatı bölümünde
okumam, Farsça’ya olan özel merakım nedeniyle sözlükleri taramama
rağmen “Zazaca” kelimesine hiçbir yerde rastlayamadım. Tarihçi Norman
Stone’nun “Türkiye - Kısa Bir Tarih” adlı kitabında buldum. 1514 Yavuz
Sultan Selim ve Şah İsmail arasındaki Çaldıran Savaşı’nı anlattığı
bölümde şöyle der: “... Bunlardan kırk bin kişi kılıçtan geçirildi.
Canlarını kurtarabilenler dağlara kaçtı. Bazıları ıssız ve geçit vermez
bir bölge olan Dersim’e ulaştılar ve orada Zaza (“kekelemek” anlamına
gelen Farsça bir kelime) Kürtçesini benimsediler (Remzi Kitabevi,
Birinci basım, Kasım 2011, s.52). Buna da tam ikna olmuş değilim. Farsça
sözlüklerde “Zaza” kelimesinin kekeleme anlamına geldiğine rastlamadım.
Umarım bir uzmanı bulur, bizi aydınlatır.
Dilin zenginliği
Zazacanın yapısı, kelime hazinesi nedir?
Aynı soru Kırmanci, Soranî gibi genel olarak birbirlerine yakın olan
lehçeler için de geçerlidir. Bir dilin zenginliği ve gelişmişliği
uygarlıkla doğru orantılıdır. Bir toplum ne kadar devlet veya
imparatorluk kurmuşsa, ne kadar savaşlara girip çıkmışsa, ne kadar
fetihler, göç dalgaları yaşamışsa, mal alıp mal satmışsa o toplumun dili
de gelişir ve zenginleşir. Bölgemizde bu özelliklere sahip Türkler,
İranlılar ve Araplar gibi milletler yaşamaktadır. İleri ve uygar
toplumların dillerinden, geri kalmış toplumların dillerine sürekli
olarak kelime ve kural akışı olmuştur.
Cumhuriyete kadar, Tunceli tamamen kapalı
bir ekonomiye sahip. Ekilebilen toprağı çok az, yamaçlar veya çok az
düzlük olan yerler halkın karnını doyurmuyor. Hayvancılıkla beraber zar
zor geçinebiliyor. Rahmetli Turhan Olcaytu’nun deyimiyle: ‘Hasatı
hacatına (tarımda kullanılan alet-edevat) yetmiyor.’ Böyle bir toplumda
kullanılan kelime sayısı çok kısıtlıdır. Bu nedenledir ki Zazacada
kullanılan kelime sayısı 1500-2000’i geçmez.
Dil alışverişleri
Yaptığım tespite göre bu kelimelerin
yüzde 50’si Farsça, yüzde 30’u Türkçedir. Geriye kalan yüzde 20’sini
anlayabilmek için de eski veya bazı komşu dilleri ( Akatça, Asura,
Ermenice,Süryanice vb.) bilmek ve araştımak gerekiyor.
Türkçe ve Farsça’da yoğun bir şekilde
kullanılan “Ş” harfi Zazacada “S” ye dönüştürülüyor. Örneğin, Paşa’ya
“pasa”,”iş” e “is” ,”köşe”‘ye “kose” derler. Gurbete gidip köylerine
geri dönenler, orada gördükleri eşyaların isimlerini bir veya iki
harfini değiştirerek, kendi şivesine uydurarak Zazacaya sokuveriyor.
Kitap görüyor, bunu “kitav”, soba görmüş bunu da “sova” şeklinde
telaffuz ediyor. Zazaca’nın hiç bir zaman alfabesi olmadığı için yazı
dili de olmamıştır. Durum böyle olunca ortaya kuralsız bir dil
çıkmıştır. Şimdi Zazaca’ya Farsça’dan geçen bazı kelimeleri görelim:
Farsça Zazaca Türkçe
Asman Asmen Gökyüzü (Asuman)
Ca Ca Yer
To To-tı Sen
Çi Çi Ne
Rah Raye Yol / Ray
Çera Çıra Niçin
Kar Kar İş
Şeşt Şeşt Altmış
Ma Ma Biz
Rûz Roze Gün
Bar Bar Yük
Çend Çand Kaç
Zelzele Zelzele Deprem
Bunun gibi yüzlerce kelime
gösterebiliriz. Batı dillerinden Türkçe’ye geçmiş veya öz Türkçe tüm
kelimeler bir iki harfi değiştirilerek Zazacaya geçmiştir. Örnekler:
TÜRKÇE ZAZACA
Telefon Tilefon
Kalem Qeleme
Gaz Qaz
Defter Defter
Kitap Kitav
Radyo Radyo
Resim Resm
Bira Bira
Rakı Raqi
Hem Zazaca hem de diğer Kürtçe lehçelerin
omurgasını Farsça’dan geçen ‘KERDEN’ (yapmak, etmek) fiili oluşturur.
Bir veya iki harfini değiştirerek tüm zaman kiplerinde kullanılır.
Kar kerdo = iş yapmak
Nal kerdo = nal yapmak
Cite kerde = çift sürmek (yapmak)
Cewun kerdo = harman yapmak
Fizik, kimya, hukuk, ekonomi öğrenimi
Yüzde 50’si Farsça, yüzde 30’u Türkçe
kelimeye sahip Zazacanın, geriye kalan yüzde 20’si nedir? Komşu
halkların konuştuğu Ermenice, Gürcüce, Çerkezçe, Süryanice ve eski
tarihi diller olan Akatça ve Asurca dillerini bilmediğimiz için fikir
yürütemiyoruz. Ancak tarihi süreç içinde bu çok geniş coğrafyada bir çok
diller doğdu, yaşadı ve öldüler. Med dili, Saka dili, Eski Farsça,
Avesta dili, Harizm dili, Soğd dili vb. Bunlardan, orta dönem İran
dillerinden olan Saka ve Soğd dili Semerkant, Buhara ve Hazar Denizi
civarındaki birçok merkezde konuşulmaktaydı. 13. yüzyıla kadar konuşulan
bu dillerdeki kelimelerin bugünkü Zazacada kullanılan kelimelerle
benzerliği dikkat çekicidir (İran Edebiyatı, Prof. Dr. Nimet Yıldırım,
Pinhan Yayıncılık, 1. Basım: Şubat 2012, s. 43).
SAKA DİLİ ZAZACA TÜRKÇE
Aspa Esb (Kürtçe) At
Atar Adır Ateş - Od/Ot
Çarma Çerm Deri - Çeper
Gauşa Guş Kulak
Hapta Heft Yedi
Huska Husk Kuru
Diğer lehçelerde de farklı değil. O kadar
ki PKK (Partiya Karkeren Kürdistan - Kürdistan İşçi Partisi) adındaki
karkeren = kar (iş) + keren (yapan, işçi) kelimelerinin birleşmesinden
meydana gelmiştir. Demek oluyor ki PKK bile Kürtçe kelimelerden meydana
gelmemiştir. Denilebilir ki bunda ne var? Mesele gelip burada
düğümleniyor. 1500 - 2000 kelime ile hayatını ancak devam ettirebilen
Zazalar fizik, kimya, matematik, hukuk, edebiyat, sosyoloji kısacası
fen, edebiyat ve kültür eğitimini hangi kelimeleri kullanarak öğrenecek.
Asit, alkol, glukoz, tanjant, karekök, açı, dikdörtgen, üçgen vs vs
kelimelere karşılık ne diyecek? Mecburen bu kelimeleri aynen kullanacak.
O halde hazır elbise varken, yeni bir elbise aramamın ne alemi var?
Kaldı ki Zazaca ve Kürtçe, Türkçe gibi üretken ve doğurgan birer dil
değildir. Türkçenin ön ve son ekleriyle muazzam bir üretkenliği var.
Amaç nedir?
Kürtçe- Zazaca eğitimde ısrar eden
emperyalistlerin tek amacı var. Kürtler ve Zazalar bilimsel eğitim ve
öğretim almasınlar, cahil ve geri kalsınlar, bana muhtaç olsunlar. Bugün
gerek Türkiye’de gerek Türkiye dışında bölücülük yapan Kürt
kardeşlerimiz bilimi, bilgiyi ve teoriyi Cumhuriyetin okullarında ve
Türkçe olarak öğrendiler. Ama Kürtçe eğitim görselerdi, (ki böyle
bilimsel eğitim ve öğretim kurumları yok) bugünkü bilgi düzeyinde
olmaları mümkün olamazdı.
Zazalar ve Kürtler için en zor eğitim dili
Zazalar ve Kürtler için en zor eğitim ve
öğretim dili Zazaca ve Kürtçedir. Çünkü dil bilgisi ve kelime hazinesi
bakımından yetersizdir. Kendisini ifade etmek için kelime bulmada
zorlandığı zaman dili, hemenTürkçe’ye kayıyor. Bunun ana nedeni de
yüzyıllardır beraber yaşanan ekonomik, sosyal ve kültürel
birlikteliktir. Tarihe baktığımız zaman binlerce yıl yaşamış olan diller
(Hititçe, Asurca, Akatça, Sümerce) bugün ölmüştür, kaybolmuştur. Tarihi
süreç içinde coğrafyamızda öncelikle ölmeye mahkûm Zazaca, Kürtçe,
Süryanice ve benzeri diller olacaktır. Emperyalistlerin Kürtçe eğitim
dilinde ısrar etmelerinin nedeni; Türkiye’yi bölmek, Kürdümüzü kendine
esir etmek, ilerde kendi dili olan İngilizce’yi ona dayatmaktır.
Bitişik komşu dururken, kilometlerce uzaktaki sahte dostunun desteği ve
yardımı olamaz. Bu coğrafyada Kürtlerin bütün komşularıyla birlikte
barış ve ekonomik refah içinde yaşamaktan başka seçenekleri yoktur.
Doğu Perinçek / Aydınlık 06 Temmuz 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.